Monday 30 March 2009

Anadili..Baba dili..

Sozluk derki; "...Anadili, insanın doğumundan itibaren öğrendiği dildir. Anadili kişinin sosyolojik kimliğinin oluşmasında temel rolü oynar..." Peki ya baba dili? Anadili terimi, her zaman bir kişinin annesinin konuştuğu dil anlamına mi gelir?
Benim oglum dogdugundan buyana iki dil ogreniyor. Birincisi, annesinin konustugu ingilizce. Ikincisi ise benim konustugum Turkce. Annesi Brin Emir ile konusurken, O'na birseyler anlatirken, yemek yedirirken, uyuturken sadece kendi ozdilini, yani ingilizce'yi kullaniyor. Oysa ben, bunlarin hepsini Turkce yapiyorum. Doktorumuz, oglumuzun diger yasitlarindan biraz daha gec konusacagini bununda sadece her iki dilide ayni anda ogrenmesinden kaynaklandigini soyledi. Arastirdigimiz ve ayni durumda olan ailelerle konustugumuzda, kelimeleri ve cumleleri gec olusturmanin cok normal oldugunu gorduk. Oglum bazen annesine donup, "koy" diye turkce bir sozcuk soylerken, bana "nice"( ingilizcede iyi manasinda) diyebiliyor. Yada bir cumlenin icerisinde ingilizce bir sozcukle baslayip hemen arkasindan turkce bir kelime soyleyebiliyor. Bir de cogu zaman konustugu, ne benim ne de annesinin anladigi bir dil var ki; sanirim tum bebekler bu dili biliyor.
Bundan bir iki yil sonra, benim canim oglumun hem ingilizceyi hemde turkce'yi tam anlamiyla konusabilecegini cok iyi biliyorum. Bilmedigim bir sey varsa, oda oglumun anadili.
Nedir benim oglumun anadili?..

Sunday 22 March 2009

Mutfak Macerasi..


Yine babalarin pek bulasmak istemedikleri bir konu; mutfak. Adi bile korkutucu degil mi? Icerisinde bin bir turlu alet edavatin bulundugu, baharat, erzak ve kapkacagin oldugu mekan. Benim bu mekanla tanismam, annemden uzak kaldigim donemlerde O'nun yemeklerini cok ozlemem ile baslamistir. Sonralari, seyrettigim yemek programlarindan gordugum tariflerin tatlarini merak ederekte buyumustur. Simdilerde anneme cok yakin oturuyorum, yemek programlarini seyredecek vaktimde yok ama bu kanima bulasan mutfak sevdasindan vazgecmis degilim. Yemek yapma tutkusunu oglumada ogretmek istiyorum.
Brin Emir'in en sevdigi yiyecek ekmek galiba, cunki onune ne zaman ekmek konulsa silip supuruyor. Oglum taze taze yesin diye ben de ekmekler yapiyorum. Ekmek yapmak aslinda cok maharetlide degil. Ihtiyaciniz olan, biraz un, biraz su ve maya. Gerisi ise sizin iki elinize kalmis.
Gecenlerde girdik Brin Emir ile mutfaga, once onluklerimizi taktik. Zaten oglum dunden hevesli; cirpacak, karistiracak, unu yerlere atacak, ve daha da onemlisi pisincede yiyecek. Malzemelerimizde basitti:
500 gr un( biz organik beyaz un kullandik)
1 fincan ilik su
5 corba kasigi zeytin yagi( bir arkadasim Manisa'dan kendi ciftliklerinden getirmis)
1 adet kuru maya
Biraz tuz, cok az seker
Bir avuc taze biberiye
Unumuzu aldik bir kabin icine,mayayi, tuzu, sekeri ve taze biberiyeleri zeytin yagini dokerek karistirdik, ustune azar azar ilik suyuda ekledik ve basladik karistirmaya. Brin Emir bu noktaya kadar olan bolumde elindeki spatulayi heyecanla kabin icine daldirip cikartti. Birazcik ustumuz batti ama eglencesi cabasiydi.Onumuzde duran oyun hamuru gibi koca ekmek hamurunu basladik yogurmaya. Bazi arkadaslarim soruyor "ne kadar yoguruyorsun?" diye. Cevabim ise basit; " hamur sana dur diyene" kadar(max 10 dakika). Aldik yogrulmus hamurumuzu, sekil verip dinlenmeye biraktik. 2 saat sonra geri dondugumuzde hamurumuz kocaman olmustu.Onceden isittigimiz 220 dereceli firinimizda yaklasik 25 dakika pisirdik. Sonrada afiyetle yedik.
Oglumla mutfakta birseyler yapmak gercekten cok eglenceli. Hem hayatimdaki en degerli varlikla zaman geciriyor, hem de en sevdigim ugraslardan birisini yapiyorum...

Friday 20 March 2009

Kaldirim Davasi..

Aramizda kac tane ehliyeti olan var? Peki arabasi olan? Benim de bir arabam var; su yanda fotograta gordugunuz. Oglum icine oturuyor, ben kullaniyorum. Motorize olmadigimiz icinde trafikte yaya kabul ediliyoruz. Peki yayalar trafikte nerden gitmeli? Tabiki kaldirimlardan. Ama biz bunu yapmiyoruz; yapamiyoruz. Cunki o yayalar icin yapilmis kaldirimlar motorize araclarin isgali altinda. Hemde buyuk bir cogunlugu cocugu, cocuklari olan ebeveyinlerin biraktigi araclar tarafindan. Hali hazirda saglam kaldirim bulmakta zorlanirken, bulduklarimizin ustune de arac birakilmasi dahada vahim bir sonuc cikartiyor ortaya. Bebek arabasiyla yurumek, zevk olmaktan cikip azaba donusuyor.
Yurdumun fiziksel engelli vatandaslari, dostlarim; cok uzuluyorum sizler icin. Ben eger iki saglam ayagimla, bir bebek arabasiyla bukadar cile cekiyorsam bu kaldirimlarda, sizler ne zorluklar cekiyorsunuzdur kimbilir. Bukadar mi zor araclari dogru duzgun park etmek? Bukadar mi zor iyi, kullanilabilir kaldirimlar insaat etmek? Bu kadar mi zor ya?

Thursday 19 March 2009

Neden Sadece Annelerin blogu var?


Hey babalar! Hey, sizlere sesleniyorum; nerdesiniz? Baksaniza etrafiniza, anneler ele gecirmisler tum interneti. Yahu, bebegi emziren onlar, altini degistiren onlar, yemek yapan, utu yapan onlar. Bukadar yorucu isin ustune blog bile yaratabiliyorlar. Aralarinda tam gun calisip, tum bu yazdiklarimida yapan anneler var ki, bu babalar icin dahada vahim bir durum.

Simdi cogunuz; "..bende tum gun ofiste, santiyede, dukkanda yoruluyorum ama" diyeceksiniz.. Olmaz, olmaz efendim. Bu gidisata bir son vermek gerek. Anneler butun bu islerin altindan gelebiliyorsa bizde gelebiliriz. Ben sahsen basladim bile. Oglumun altini degistiriyorum, yemegini yapiyorum, tum gun oynuyorum, ilgileniyorum, uyutuyorum. Hatta blog bile yaziyorum. Karsiliginida goruyorum; oglum gulucukler saciyor, oynuyor, sevgisini gosteriyor. Ama..ama bir sorun olupta aglamaya basladimi, o minicik dudaklarindan dokulen ilk kelime "anne" oluyor..

Hadi babalar, hadi. Yilmak yok. Alper, Bora,Gokhan, Kaan, Murat, Mete, Onur, Rasim ve adini sayamadigim diger babalar. Durmak yok, birbirimize destek olup basarabiliriz. Bellimi olur, belki ama belki birgun aglayinca bir bebek, ilk kelimesi "baba" olur..

Wednesday 18 March 2009

Benim Adım "Baba"


Yazı yazamam ben, şiir yazamam, güzel sözcükleri bir araya getirmesini hiç bilemem. Lisedeki Türk Dili ve Edebiyatı hocam bu yazıları görse eminim başından kaynar sular dökülürdü. Zaten yazacaklarım öyle kitaplar olustursun, ödüller alsın diye degil; tamamen kendimi tatmindir. Bu benim maceram. Yeni baslamadı, nerdeyse iki yıl olacak. Ve hayatım boyunca da sürecek. Maceramın adı BRİN EMİR. Benim kanımdan, canımdan, benligimden bir parca. Şu anda 20 aylık olan; hergün büyüyen, hergün birazcık daha baglandıgım canım oglum. Benim maceram Onunla. Bu hikaye de maceranın baslangıcı. Hadi gelin benimle; isterseniz katılın macerama, yada isterseniz sadece uzaktan bakın. Hadi..


Ha bu arada, ben kim miyim? Benim adım "Baba". Ben ünlü degilim, sanatçı, şarkıcı, yönetmen degilim. Ben O yumurcagın her sabah kalktıgında, beşiginden bagırdıgı "baabba'sıyım"...